İçeriğe geç

Bu Resimleri Rüyamızda Görmüştük

    Bu Resimleri Rüyamızda Görmüştük

    – – –

    Bir film seyrederken, bir kitap okurken biraz hayranlık, biraz kıskançlıkla, “Bunu ben de düşünmüştüm.” deriz. Ancak düşündüğümüz, hissettiğimiz ya da ‘rüyalarını gördüğümüz’ şeyi, bir başkası anlatmıştır. Ressam Peyami Gürel de GaleriArtist’te açtığı son kişisel sergisi ‘Kuun’da “Rüyalara Giren Resimler” ifadesiyle buna işaret ediyor; bir sanat eserinin aslında bütün insanlığın rüyası olduğuna…

    Sanatçının “Rüyalara giren resimler” ifadesini kullanması boşuna değil. Bir önceki sergisini hayretler içinde gezen bir bayan ressam, Gürel’e “Ben bütün bu resimleri rüyamda görmüştüm. Ama uyandığımda yapamıyordum. Benim rüyamda gördüğüm şeyleri siz yapmışsınız, tebrik ederim.” demiş.

    “Kuun” sergisi, iki tür çalışmadan oluşuyor. Bunlardan biri karışık ebru teknikleri, diğeri geçmişe ilişkin figürlerin yer aldığı soyut resimler. Bu resimler bizon, eski yazı figürleri ve toz dumanı çağrıştıran renkleriyle adeta insanı elinden tutup kadim zamanlara götürüyor. Ortaçağ Avrupa’sına, Mısır sahralarına, hatta “Kuun”a, yani ilk ‘ol’uşa… Simsiyah görünen tablo da bunu ifade ediyor; her zaman var olan, ancak henüz tecellisi görünmeyen ‘Varlık’ı. “Modern çağın insanına kadim zamanlardan hatırlatmak istediğiniz bir şeyler mi var?” sorusunu şöyle cevaplıyor Gürel:

    “Kadim zamanlara ilişkin bir hatırlatmada bulunmayı amaçlamıyorum. Çalışmalarımda kadim zamanın, anın ve geleceğin şekillendirdiği şeyler ortaya çıkıyor. Bu, başkalarında da hatırlatmaya sebep oluyorsa, hedefi vurdum demektir. Ancak sanatçı kendisi de ne yaptığını, neden yaptığını bilmez çoğu kez, içinde ol(durul)an şeyleri aktarmak ve ulaştırmaktır onun işi.” Gürel, resimlerinde ‘şöylece yazılmış’ gibi duran, kimi Arap, kimi Latin harflerine benzeyen yazıların sırrını ise paylaşmıyor. Üstelik bu yazılar sanıldığının aksine ne Arapça ne de Türkçe; “Kendimce bir yazı.” diyor Gürel. Herhangi bir anlam yüklemek için değil, sadece ‘lisan’a işaret edebilmek için geliştirmiş bu yazıyı. Gürel’in talebeleri de bu özel dili öğrenmek istemiş. Ama sanatçı onlara da bu dilin ‘hocaca’ olduğundan başka bir şey söylemiyor.

    Peyami Gürel, çalışmalarında geleneksel ebru tekniğini karma tekniklerle birlikte uyguluyor. Geleneksel sanatlarda klasik yöntemlerin kullanılmasını savunanlarla arasında tartışmalara da yol açan bu tez için Gürel, “Sanatçı kendini tanımlayamaz.” diyor. O, kendisini geleneksel veya yeni bir tarz kullanmakla sınırlamadığını söylüyor ve aksi tavrın sanatçıyı kısıtlayacağını savunuyor.

    Elif Tunca