Modern Ebru Tartışması
– – –
Renklerin suyla dansı olarak bilinen ebru sanatı, geçtiğimiz gün İstanbul Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda düzenlenen, ‘Ebru Günleri 2006’ panelinde tartışıldı.
İstanbul Üniversitesi Ebru Kulübü Başkanı Ahmet Akcan’ın organizasyonunu üstlendiği panel, şair-yazar Beşir Ayvazoğlu yönetiminde, ebru sanatçıları Hikmet Barutçugil, Peyami Gürel, Füsun Arıkan ve A.Burhan Ersan’ın katılımıyla gerçekleşti. ‘Ebru Günleri’, İstanbul Sazendeleri’nin verdiği Türk sanat musikisi konseriyle başladı. Konserin ardından gerçekleşen panel, ebruda modern resim sanatının teknik ve içerik imkânlarını kullanarak modern çizgiyi benimseyenlerin ve dinleyicilerin zaman zaman karşılıklı eleştirmelerine sahne olacak biçimde tartışmalı geçti. Panelde gözler, önceki yıllardaki etkinliklere katılan ebru sanatının kadim isimleri Alparslan Babaoğlu, Fuat Başar ve Sadreddin Özçimi gibi simaları aradı.
En önemli kâğıt süsleme sanatlarından sayılan ebru, hat gibi, musiki gibi bir meşk sanatı. Çırak, ustasından gördüklerini meşk etmek suretiyle, toprak boyalarla birbirinden farklı tonlar üretir, çeşit çeşit desenlerde eserler meydana getirir. Ebru eski dönemlerde, tezhib ve hat ile birlikte kitap sayfalarında, murakka kenarlarında, ciltlerde, yazı boşluklarında yer almış; yazıları, kitapları süslemiş. Şimdilerde ise başlı başına bir sanat eseri olarak, modern ve klasik tarzlarda düşünülmekte ve sergilenmekte.
Hikmet Barutçugil de panelde yaptığı konuşmada, bu sene yapılan ebru sergisinin, yenilik ve arayış çabasında olduğuna değindi. “Bir kısım sanatçılar taklitçi olarak, bir kısmı da geleneği yenilemekten aciz takipçi olarak kalmaktadır. Yenilenmeyen gelenek ise zamanla ihmal edilmeye, unutulmaya ve yok olmaya mahkûm olur. Ebru, bir resim sanatı olmakla beraber, resim sanatı olmaktan ibaret değildir. Ebru, fikre düştüğü ilk andan gözle buluştuğu son ana kadar kendine has mistisizmini asla yitirmeyen bir ifade şeklidir.” dedi. Ebru sanatının, bir çeşit mistik davranışı ve arayışı ifade ettiğini söyleyen Beşir Ayvazoğlu ise “Ebru soyut bir sanattır.” diyerek, ebru ile resim yapmanın sınırları zorlamak olacağını söyledi.
Ressam Peyami Gürel, konuşmasında ‘kavram kargaşası’ ve ‘değer konumlaması’ üzerinde durdu. Gürel, ‘zaman içerisinde sosyal ve ekonomik gereklerinden ayrı düşen ebru sanatının, varlığını devam ettirebilme kaygısı ve yeni toplumsal koşullara kendini uyarlayabilmesinin sancılı bir süreç olduğunu’ ifade etti. Ebruda modern çizgiyi benimseyen Füsun Arıkan, ebruyu; kendine has tekniği ile çiçek motifleri üzerine kurulu bir resim yapma sanatı şeklinde tarif etti. Ebruyu cam ve tuval üzerine uygulayan A.Burhan Ersan, ebru ve soyut sanat üzerinde durdu. “Bugün klasik Türk ebrusu, figüratif ebrular ve soyut çalışmalar şeklinde açılımlar vererek genişlemeye ve kültürel bir değer dönüşümü olmaya doğru ilerliyor. Soyut bir anlayış üzerinde hareket eden ebru ,soyut sanata yol gösterme potansiyelini de içinde barındırıyor.” dedi.
Panelin ardından İstanbul Üniversitesi ve Koç Üniversitesi ebru kulüplerince yapılan “Ebru sanatını Türkiye’ye ve dünyaya en iyi tanıtan kimdir?” anketinin ödül töreni yapıldı. Yapılan ankette birinci olan Hikmet Barutçugil’e oyma ve kakma sanatçısı Hüsamettin Yivlik’in yaptığı, gümüş lale hediye edildi ve katılan ebru sanatçılarına da plaket dağıtıldı. CRR fuayesindeki sergi salonunda, 13 ebru sanatçısının 100 eserinden oluşan klasik ve modern yönelimleri bir arada barındıran karma sergi 14 Eylül’e kadar açık kalacak.
Musa İğrek