İçeriğe geç

Ebruli Resimler Tolga Ulubaş

    Ebruli Resimler

    – –

    Ressam ve ebruzen Peyami Gürel’in ebru, hat, tezhip gibi geleneksel formları buluşturduğu ve “Kuun” (Ol) ismini verdiği yeni sergisinde dikkat çekici tablolar yer alıyor.

    Ressam ebruzen Peyami Gürel, uzun yıllardır orijinal eserleri ve çalışmalarıyla sanat dünyasının gündeminde. Çalışmalarıyla özellikle geleneksel sanatlarımızın ön plana geçmesi ve geniş kitleler tarafından tanınmasına vesile olan sanatçı, geçtiğimiz günlerde “Kuun” (Ol) ismini verdiği sergisiyle sanatseverlerle buluştu. Sergide sanatçının son dönem çalışmalarını kuşatan 60 adet eser yer alıyor. 40 çalışma tuval üzerine karışık teknik ve ebru teknikleri ile, diğer 20 çalışma ise karton üzerine yine ebru teknikleriyle üretilmiş eserlerden oluşuyor.Galeri Artist’teki sergisinde buluştuğumuz Peyami Gürel, “Ben sergileri izleyiciyekarşı ciddi bir saygı ve karşılama vesilesi olarak görüyorum. Açtığım sergiler çok ciddi bir zihinsel süreçten geçip, iyi demlenmesi gerekiyor. . Şunu da ifade etmeliyim ki kendimi çabuk tüketmeye niyetim yok” diyor.

    Geleneğe bağlılık

    Sanatçının sürekli yeni bir şeyler denemesi gerektiğinin altını çizen Gürel, şunları söylüyor: “Bunu yaparken geleneksel formları, kalıpları ve tespitleri iyi bilmelidir. Ebru, hat, tezhip formları ve diğer geleneksel formlar bir sanatçı için sağlam bir altyapı oluşturur. Sanatçı bunların hepsini yerli yerince kullanmayı bilmeli ve yeni aktarım yolları aramalıdır.Hangi sanatla uğraşsa uğraşsın, bir sanatçı öncelikle kendi ülkesinin mevcut tarihi ve geleneksel birikimini, çok iyi tanımak ve kullanmak zorundadır. Aksi takdirde, hem kendine, hem de toplumuna yabancılaşma tehlikesi ile karşı karşıya kalır. Bu durum, o sanatçının dünya sahnesine değerli ve kalıcı eserler vermesini engeller.

    Kendimiz olmak…

    ” Kendinizi gelenekçi mi yoksa modernist olarak mı tanımlıyorsunuz?” sorusuna şu cevabı veriyor sanatçı: “Eğer sizde bir meyve oluyorsa ağacın dallarına ve toprağına ihtiyacınız var demektir. Bu sizin kültürel havzanızdır. Sizi o toprak besliyorsa o meyve de oana göre çiçek açar. Kendi toprağına yaabancılaşmış bir ağaç ne kadar yaşayabilir? Bundan sadece bir yerelliği kastetmiyorum,bu işin tabiatı bu. Siz bu beslendiğiniz toprak ve atmosferden başka yerlerde görebilecek ve beslenebilecek ufka sahip olabiliyorsanız işte o zaman santçısınız. Burnunun ucunu görmeden ileri bakan, yoldaki taşlara takılır. Bu anlamada benim gelenekçi ya da modernist olmak gibi bir derdim yok. Gelenek ve modernizm birbirinden sanıldığı gibi ayrı şeyler değil, ikisi birbirini besler, birbirini tamamlar. Gelenek kendini gelenek olarak tarif ediyorsa artık gelenek olmaktan çıkmıştır, bu da modern bir tavırdır. Gelenek tabii olandır, su gibi akıp gider…

    Tolga Ulubaş

     

    Etiketler: